29 Eki 2010

Kemanın Türk Musikisindeki Yeri ve Önemi Hakkındaki Görüşler

0 Yorum

Gülnaz Rizeli Çember bestelerin form ve müzikal yapısının incelendiği bu çalışmada melodiye yön veren en önemli unsurun güfte olduğu inancına sağdık kalınmış, yapılan çalışmalarda bestekârlarımızın bu inançla kullanacakları usule göre vezin tercihi yaptıkları görülmüştür. Form açısından benzer yapıya sahip olan eserlerde farklılıklara da rastlanmıştır. Eserlerin büyük bir bölümünde terenüme, ikinci usulün son t-k daplarından başlanmıştır. Makam geçkileri üçüncü mısra ile bestelenen meyan bölümünde yapılmıştır. İncelenen murabba bestelerin dördü dışında güfte de kullanılan vezin fa-i-la-tün 2.si de fa-i-la-tün 3.sü fa-i-la-tün ve sonuncusu fa-i-lün kalıbındadır. Eserlerin çoğunda üç cümleli periyotlardan oluşmuş , bunun yanı sıra dört periyotlu cümlelerde de kullanılmıştır.

Aydın Varol Çalışmamızda kemanın tarihi ve Türk Musukisindeki konumu araştırılarak değerlendirilmiştir. Keman 15. ve 16. yüzyıllarda musukimize kemanın atası olan Sine Keman şeklinde girmiştir. Keman Türk Musukisinin kemandan önceki yegane yaylı sazı olan Rebab ve diğer enstrümanlarla büyük bir uyum içerisine girmiş ve her yönüyle büyük bir yaylı saz boşluğunu mükemmelen doldurmuştur. Çalışmamızda Kemanın dünyadaki tarihi incelenmiş ve orijine hakkındaki görüşlere yer verilmiştir. Kemanın enstrüman icra, ifade ve gelişme açılarından musukimize kazandırdığı hususlar ve yakın dönem ekolleşmiş kemanilerimizin taksimleri üslup ve tavırlarının incelenebilmesi amacı ile notaya alınarak çalışmamızda sunulmuştur.

OKTAY Özerden Suphi Ziya Özbekkan müziğimizin özellikle önemli formlarından biri olan şarkı formunda Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Rahmi Bey ile içinde bulunduğumuz yüzyıla ulaşan ve bu formun zincirinin halkalarını oluşturan bestekârlarımızın sonuncularındandır. Eserlerinde güfte ile besteyi çok iyi birleştiren ve oldukça akıcı bir üslupta yazan bestekârın eserleri günümüze kadar rağbetle çalınıp söylenmiş ve dinlenmiş olup bundan sonra da bu niteliğini herhalde koruyacaktır.

A.Nesrin Öner Yayla Basit makamlarda Kâr, Beste, ağır Semâî, Yürük Semâî formlarında yazılmış eserlerde kullanılan geçkilerin incelendiği bu çalışmada 14 makamdan 170 eser incelenmiş ve bu eserlerin yüzde 96 sında geçki yapıldığı görülmüştür. Bestekârlar eserlerinde yaratıcılıkları ve üslupları doğrultusunda çok çeşitli geçkiler kullanmışlardır. Bu geçkilerden bazılarının daha sık ve birçok makamda ortak olarak kullanılmış olduğu tesbit edilmiştir.

Ünlü Keman Virtiözü Suna Kan Keman çalışmalarına beş yaşında başladı Ankara’da V Gerhard Back, izzet Albayrak ve Lico Amar’dan dersler aldı. Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu seslendirdiği ilk konserinde, henüz 9 yaşındaydı. 1948 yılında idil Biret – Suna Kan yasası ile Paris’e gönderildi ve öğrenimini Gabriel Bouillon’un yanında tamamladı. Paris Konservatuvarı’nı 1952 yılında birincilik ödülü alarak bitirdi. 1954 yılında Cenevre Uluslararası Yarışması’nda madalya aldı.1955 yılında Viotti Uluslararası Yarışması’nda, 1956 yılında Munich Uluslararası Yarışması’nda ödüller kazandı. 1957 yılında katıldığı M. Long – J. Thibaud Uluslararası Yarışması’nda Paris Şehri Ödülü’nü aldı. Bugüne kadar yurt içinde ve dünyanın çeşitli sanat merkez-lerinde sayısız konserler verdi

Birlikte konser verdiği uluslararası sanatçılar ve topluluklar arasında P. Fournier, Y. Menuhin, I. Ketesz, Zubin Mehta, A. Navarra gibi ünlü sanatçılar bulunan Suna Kan, Los Angeles Filarmoni, Moskova Filarmoni, Londra Senfoni, Salzburg Mozarteum gibi Orkestraların eşliğinde çaldı. Suna Kan, 1977-86 yılları arasında Ankara Oda Orkestrası’nın baş kemancılığını ve solistliğini yapmıştır. 1971 yılında “Devlet Sanatçısı” seçilen Suna Kan, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları profesörüdür.



[yukarı]